Son günlerde Orta Doğu’da meydana gelen gerginlikler, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus'a yönelik başlattığı yeni bir operasyonla daha da tırmandı. İsrail Savunma Bakanlığı, bölgede oluşturulan 15 kilometrelik koridorun, askerî harekâtın temel yapı taşı olacağını açıkladı. Bu gelişme, uluslararası arenada yankı bulurken, bölgedeki sivil halkın durumu ve her iki taraf arasındaki çatışmalarda yaşanan kayıplar dikkat çekiyor.
Han Yunus, Gazze’nin en büyük şehirlerinden biri olarak, yıllardır süren çatışmaların etkisi altında. Son zamanlarda yeniden alevlenen çatışmalar, burada yaşayanların hayatını derinden etkiliyor. Kuşatma ve bombardımanlar nedeniyle sivil altyapı ciddi anlamda zarar görüyor. Sağlık kuruluşları, acil durumlarda bile yetersiz kalırken, temel ihtiyaç maddelerine erişim zorlaşıyor. Bu durum, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası yardım kuruluşları tarafından büyük bir endişeyle izleniyor. Birçok insan, aile üyelerini kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken, bombardımanlar sonucu meydana gelen yıkım, günlük yaşamı felce uğratmış durumda.
Mahalleler arasındaki yıkım, bu bölgede yalnızca fiziksel değil, duygusal bir travmaya da yol açıyor. Çocuklar, her an kaybolma ya da yaralanma korkusu içinde yaşıyorlar. Eğitim sisteminin neredeyse tamamen çökmüş olması, genç kuşaklar üzerinde uzun vadeli etkiler yaratacak. Psikolojik danışmanlık hizmetleri ise, talep karşısında yetersiz kalıyor. Bu nedenle, bölgede yaşanan her yeni çatışma, insanların ruh sağlığını daha da kötüleştiriyor.
İsrail’in başlatmış olduğu bu yeni operasyonun, uluslararası kamuoyunda nasıl algılandığı da önemli bir konu. Birçok ülke ve insan hakları kuruluşu, sivilleri hedef alan bu tür askerî harekâtlara karşı çıkıyor. Birleşmiş Milletler, durumu “tragik” olarak nitelendirirken, sivil kayıpların azaltılması için acil yardım çağrısında bulunuyor. Fakat, bölgedeki siyasi dinamikler, bu yardımların etkin bir şekilde ulaştırılmasını zorlaştırıyor.
Öte yandan, İsrail hükümeti, uluslararası tepkilere rağmen kendi güvenliğini sağlamak amacıyla bu tür harekâtların gerekliliğini savunuyor. Hükümet yetkilileri, Hamas’ın bölgedeki varlığının, İsrail vatandaşları için bir tehdit oluşturduğunu öne sürüyorlar. Bu durum, halk arasında da ciddi bir bölünmeye neden olmuşken, toplumun farklı kesimleri, hükümetin stratejisini destekleyip desteklememe konusunda farklı görüşler öne sürüyor.
Uzmanlar, bu tür çatışmaların çözümüne yönelik farklı stratejiler üzerinde duruyor. Kalıcı bir çözüm için tarafların bir araya gelip, masaya oturmaları gerektiği vurgulanıyor. Barış görüşmelerinin, özellikle de sivil toplum örgütleri ve yerel aktörlerin katılımıyla gerçekleşmesi gerektiği ifade ediliyor. Ancak, mevcut durum göz önüne alındığında, barış sürecinin ne ölçüde ilerleyebileceği belirsizliğini koruyor.
Sonuç olarak, İsrail ordusunun Han Yunus’a yönelik başlattığı kuşatma, bölgedeki tansiyonu artırarak insanların yaşamlarını zorlaştıran yeni bir kriz ortaya çıkarmakta. Uluslararası camianın bu duruma müdahale etmesi ve kalıcı bir barış ortamı sağlanması için daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Aksi takdirde, Han Yunus ve çevresindeki sivil halk, çatışmaların gölgesinde yaşamaya devam edecek gibi görünüyor.