Son yıllarda birçok ülkede ekonomik büyüme oranları artarken, tarım sektöründe beklenen iyileşmeler yaşanmıyor. Bu durum, ekonomik büyümenin tarım için yeterli bir kurtuluş olmadığını gözler önüne seriyor. Peki, ekonomik büyüme neden tarımı kurtaramıyor? Bu sorunun cevabı, tarım politikalarının yetersizliğinden, iklim değişikliği tehdidine kadar birçok faktöre dayanıyor. Aşağıda bu durumu daha detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Ekonomik büyüme, genellikle sanayi ve hizmet sektörlerinde gözlemlenen olumlu bir gelişme olarak değerlendirilirken, tarım sektörü çoğu zaman bu büyümeden yeterince pay alamıyor. Tarım, genellikle en az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde %10-30 arasında bir ekonomik katkı sağlarken; ilerleme kaydedilen sektörlere kıyasla daha yavaş bir büyüme süreci yaşıyor. Bu durum, tarımın yapısal sorunlarından kaynaklanıyor. Gelişen teknolojiler, tarım ürünlerinin yüksek verimlilikle üretilmesine olanak tanırken, küçük çiftçilerin bu yeniliklere uyum sağlaması oldukça zor olabiliyor. Bu noktada, tarımda yapılan yatırımların çoğunlukla büyük ölçekli çiftliklerde yoğunlaşması, küçük ölçekli üreticilerin göz ardı edilmesine neden oluyor.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, tarım sektörü genellikle ekonomik büyümeden daha fazla etkileniyor. Bu ülkelerde tarımsal üretimde kullanılan geleneksel yöntemler, rekabet gücünü azaltarak ürünlerin maliyetlerini artırıyor. Sorunun bir diğer boyutu ise, tarımsal verimliliği artırmak için gereken altyapı eksiklikleridir. Sulama sistemleri, depo ve nakliye altyapısı gibi alanlarda yaşanan yetersizlikler, tarımsal üretimin artmasını engelliyor.
İklim değişikliği, tarım sektörünün karşılaştığı en büyük tehditlerden biri olarak öne çıkıyor. Küresel ısınma, su kaynaklarının azalmasına ve hava koşullarının öngörülemez hale gelmesine neden oluyor. Bu değişim, tarımsal üretim için gerekli olan iklim koşullarında ciddi bozulmalara yol açıyor. Örneğin, artan sıcaklıklar, bazı bitki türlerinin verimliliğini azaltırken; ani iklim olayları, tarımsal üretimi tehdit eden doğal felaketler olarak ortaya çıkıyor. Ancak ekonomik büyüme hızlandıkça, bu tehditlerin göz ardı edilmesi, tarımın uzun vadeli sürdürülebilirliğini tehlikeye atabiliyor.
Sonuç olarak, tarımın ekonomik büyümeyle olan bağı çok karmaşık bir ilişkiyi yansıtıyor. Ekonomik büyüme, tarım sektöründeki sorunları çözmek için yeterli değil. Tarımsal iklim değişikliği, yetersiz altyapı ve düşük verimlilik gibi sorunlar, her an ortaya çıkabilecek tehditlerle birleşince, tarım mümkün olan en kötü duruma sürüklenebiliyor. Tarımı kurtarmak için daha yenilikçi ve sürdürülebilir politikaların geliştirilmesi, tarımın geleceği açısından bir zorunluluk haline geliyor. Gelişen teknolojilerin ve yenilikçi stratejilerin uygulanması, tarım sektörünün ayakta kalması için hayati önem taşıyor.
Bu nedenle, yalnızca ekonomik büyüme ile tarımın desteklenebileceğine dair düşünceler sorgulanmalı. Tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi ve bu alandaki yatırımların artırılması, tarımın içinde bulunduğu durumdan çıkması için en temel atılacak adımlar arasında yer alıyor. Unutulmamalıdır ki, tarım, sadece ekonomik bir sektör olarak değil; aynı zamanda ulusun geleceği ve gıda güvenliği açısından hayati bir öneme sahiptir. Bu nedenle, tarım sektörüne yapılacak her yatırım, toplumsal refah açısından dikkate alınmalı ve bu süreçte izlenecek stratejiler titizlikle oluşturulmalıdır.